İlk cinsel ilgiler, salt cinsel nitelikli değil, tüm çevreyi kapsayan geniş bir merakın kısmıdır. Diyebiliriz ki genel merakla, cinsel merak birbirine karışır. Okul öncesi dönemde çocuklar, kendi bedenleriyle çok ilgilidirler. Çevredeki dünya kadar, kendi hakkında da bilgi sahibi olmaya güçlü bir istek duyar.
Doğumdan sonraki birinci yılda, bebeğin ilk cinsel duyguları, yıkanma ve altının değiştirilmesi sırasında ortaya çıkar. Bebek bezinin genital bölgedeki baskı ve hareketi, bebeğin hoşlandığı haz verici duyumsamalardır. Bebek, el ve kol hareketlerini daha iyi kontrol edebilecek kadar biraz daha büyüyünce, tesadüfen cinsel organlarına dokunabilir ve haz verici bir duygunun yeniden yaşanmasını istemek çok doğal ve insana özgü olduğundan bebek yeninden cinsel organına dokunmaya çalışır. Erkek bebekler penislerini çekiştirirler; fakat kız bebekler cinsel organlarının gizli olması nedeniyle dokunmakta daha güçlük çekerler,bu nedenle kız bebeklerde cinsel organa dokunma daha az görülür.
Bazı anne babalar bu erken cinsel ilgiden rahatsız olur ve bunun anormal olduğunu düşünüp endişelenebilirler. Oysa bebeklerin bu davranışı tümüyle doğal, normal ve sağlıklıdır. Cinsel eğitim bu noktada başlar. Anne babaların akıllarından çıkarmamaları gereken nokta şudur: Sizin tarafınızdan çocuğu şaşırtıcı ve korkutucu olabilecek öfkeli bir tepkinin gelmesi, duygusal gelişim açısından zararlıdır.
18.aydan, 2,5 yaşına kadar uygulanan tuvalet eğitimi, hem çocuğun hem de annenin ilgisini yeniden cinsel organlara yöneltir. Bebek, altının ıslak olmaması gerektiğini öğrenirken, mesanesinin dolu olduğunu ve onun yakınındaki organlarda bir tür cinsel duygular uyanmasına sebep olan baskıyı fark etmeye başlar.Tuvalet eğitimi sırasında bebek bezi çıkarılıp oturağa ya da tuvalete oturtulan çocuk, bebek bezi tarafından yalıtılmadığından baskı ve dokunmayı daha iyi hissedecektir. Şimdi bebek, çişinin idrar yolundan geçişine daha çok dikkat edecek ve bundan hoşlanacaktır.
İLK CİNSEL SORULAR VE CEVAPLANDIRMALARI
Çocukta cinsiyet farkıyla ilgili sorular 2. yaşta, doğumla ilgili olanlarsa, 3–4 yaşında başlar. Açıklama az sözcükle çok şey anlatmak çabasına yönelik olmalıdır.
Hemen her anne babanın aklına takılan soru şudur: “Çocuklarımızı cinsel hayat konusunda aydınlatmamız gerekli mi?”.Günümüzde bu soruya kesin olumlu cevap veriliyor.Eğer çocuk, doğum, cinsiyet farkı, anne ve babanın rolü gibi konuları anne ve babasından öğrenmezse, başka kaynaklardan cevap aramaya başlayacaktır. O zaman sonuç hiç de istendiği gibi olmayabilir. Çocuğun meraklarını yetkili bir kişi karşılamalıdır.Bu kişi de anne-baba olmalıdır.
Çocukların cinsellikle ilgili sordukları sorulara, eksik ya da kaçamak cevaplar vermek neredeyse bir gelenektir. Bazen bu cevaplar iyi niyetli ama beceriksizdir.”Nasıl olduğunu” soran küçük kıza, annesinin, bir çocuğu olduğu zaman duyduğu sevinç yerine, çektiği “korkunç sancıları” anlatması gibi. Leyleğin getirdiği, kapının önünde bulunduğu, lahanadan çıktığı masalları hala yaygındır. Doktordan ya da “çingenelerden alındığı” masalı da…
Bu tür sorular karşısında yetişkinin mimikleri,ses tonu, kelimeleri seçimi, bedeninin gerginliği ya da gevşekliği ve çocuğu istekli ya da isteksiz biçimde dinlemesi , sorularını dürüstçe cevaplaması, çocuğa anne babasının duyguları hakkında bilgi verir.
Çocuğa “nereden geldiği” konusunda bilgi verme yasağı kimi zaman da susarak gösterilir.Bu yasak o kadar ağırdır ki , çocuk soru sormaması gerektiğini bilinçsizce hissedebilir.Sorusuna cevap aldığı kimi zaman , anne babasının konuşma biçimleri,esrarlı ses tonlarıyla kendilerini anlatmada serbest olmadıklarını ortaya koyar.Bu tavır çocuklarca, “bununla ilgilenmek yasaktır!” diye anlaşılır.Bu da çocukların meraklarını iki kat arttırır, araştırmalarını derinleştirir.Ama ne yazık ki, yapılanlar hep bir hata duygusuyla karışır.Cinsel bilgi konusunda yardımsız olan çocuk, sonunda doyumsuz bir merak edinir ve suçluluk duygusuyla yüklenir.En kötüsü cinsel olayların pek güzel bir şey olmadığı, bu yüzden ilgilenmemesi gerektiği sonucuna varır.Sonuçta, ilgilenilen konunun yasak, pis, ya da günah olduğu inancı yerleşir.Çünkü böyle bir yasak atmosferde, hata ve utanç kavramlarıyla gelişen cinsel hayat, meraklar ve normal ihtiyaçlar, kişiyi ilerde kuracağı evlilikte, güzel, sağlıklı, mutlu bir fizik ve sevgi kavramına götürmez.
Cinsel olaylardan hiç söz etmemek, çocuğa bu duyguları daha çok bastırması gerektiği izlemini verir. Cinsellik “tabu” durumuna gelir, giderek düşünme bile yasaklanır. Çocuk böylece susar, soru sormaktan cayar ve görünüşte bu konulara hiç ilgi göstermez. Ancak içinden, bebeklerin nereden geldikleri, erkekler ve kızlar arasındaki farkı, niçin yalnız “evli” insanların çocuğu olduğunu sorar durur. Bu durumda en büyük tehlike, bu soruları daha “bilgili” bir arkadaşın cevaplamasıdır. Bu cevaplar, önce çocuğun anne babasına olan güvenini kaybettirir, ardından çocukta saplantılara yol açabilir.
Anne ve babanın, gerek çocuklarının cinsel kimliklerinin oluşumunda, gerekse cinsel eğitimlerinde rolleri büyüktür .Çocukların sağlıklı cinsel kimlik gelişimi için anne-babaların yapması gerekenler şöyle özetlenebilir:
• Çocuğunuzla sağlıklı bir iletişim kurun.
• Size güven duymasını sağlayacak bir yaklaşımınız olmalı.
• Bebeklikten itibaren öncelikle sözsüz ve sonra da sözlü iletilerinizle çocuğunuzu yönlendirdiğinizi ve kişiliğinin oluşmasına katkıda bulunduğunuzu unutmayın.
• Ona ayırdığınız zamanları, sabırsızca bitmesini bekler bir tavır sergilemeyin. Onun vücuduna karşı saygılı olun. Temizlik sırasında cinsel organına diğer organlarından farklı bir yaklaşım göstermeyiniz.
• Anne-baba olarak birbirinizle olan ilişkinizde saygı ve sevgi temasını özenle sergileyin. Hemcinsi olan ebeveyni ile özdeşleşmesine olumlu katkıda bulunursunuz.
• Kendi vücudunu keşfetme sürecinde yargılayıcı cezalandırıcı bir yaklaşım içinde olmayın.
• Bedenine sıkça yönelme eğiliminde olduğunu hissederseniz sevgi ve ilgiye ihtiyacı olduğunu düşünebilirsiniz. Onunla iletişiminizi ve birlikte geçirdiğiniz süreleri gözden geçirin. Gerekirse telaşlanmak yerine bir uzmandan yardım alın.
• 3 yaşından sonra çocuğunuzun yanında vücudunuzu gelişigüzel sergilemeyin. Yetişkin vücudunu merak ettiği bir dönemde olabilir. Sizi giyinirken gördüğünde panik içinde kaçmayın, gereksiz yere suçluluk yaratabilirsiniz.
• Yetişkin bedenini merak ediyorsa, bu konuda hazırlanmış ansiklopediler ve kitaplardan yararlanabilirsiniz.
• Televizyon ve videoda yetişkinler için hazırlanmış cinselliği konu olan filmleri izlemesine ortam yaratmayın. Birlikte televizyon seyrederken çocukların izleyebileceği saatlerde düşünülmeden verilen programlarda sizi rahatsız edecek görüntülerle karşılaştığınızda, panik yaşamadan kanal değiştirebilirsiniz. “Ama seyrediyordum.” diyorsa, “Bu yetişkinler için hazırlanmış bir program, senin seyretmeni uygun bulmuyorum.” diyebilirsiniz.
Unutulmamalıdır ki çocuğun cinsel konulardaki merakı, öteki meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır. Bu, dünyayı tanıma ihtiyacından doğmaktadır. Aslında sağlıksız merak yoktur,Ancak merakın sağlıksız doyumu vardır.
Uzm.Psikolog Kristin MİNASYAN